Bu sayfayı yazdır

Başın öne eğilmedi; aldırma Hrant aldırma…

Almanak 2006Her halk, üşenmeden ayağa kalktığında ve dillendiğinde hep uzun boylu bir halktır… Her çocuk, işaret/itiraz parmağını yitirmeden ayağa kalktığında hep uzun boyludur…

Derdi vardır Hrant’ın… Hrant Dink’in ismi diğer Fırat’ın… Niyazi Mısri’nin, “Derman arardım derdime derdim bana derman imiş/ Burhan (delil) sorardım aslıma aslım bana burhan imiş” beytindeki gibi bir derttir bu. Hem kadim hem güncel bir derttir; eski ama eskimemiş bir derttir. Hrant, tarihe dökmek, görünür kılmak istemektedir bu derdi. Agos’un kurucusu, yayın yönetmeni ve başyazarı olması hem derdin hem de dermanın çözüm taammüdüdür. Bu nedenle, Agos isminin, “tohum atılması için sabanın toprakta açtığı bir ark” anlamına gelmesi rastlantı değildir. 1800 tirajla yayına başlayan Agos kısa sürede, Ermenilerin dışında da okurlar edinerek, tirajını 6 binlere taşımışsa bu derdi üstlenmiş demektir. Hal böyle olunca resmi tarihin mekanizması işletilmeye, kurallar çalıştırılmaya başlar. Ekim 2005’te “Türklüğe hakaretten” altı ay hapis cezası alır. Yıl 2006’ya evrildiğinde Türkiye artık toplumsal cinnet noktasındadır. Yukarıdan ve aşağıdan estirilen ırkçı dalganın hedeşerinden biri Agos ve Hrant’tır. 2006, Hrant ve Agos için en sorunlu yıllardan biridir çünkü artık süreç, hukuki davalardan, fiili ve fiziki şiddete doğru seyretmektedir. Gittiği her yere erguvan kokusu taşıyan Hrant, ırkçıların “Ya sev ya terk et!” sloganlarıyla kuşatılır… Kimin yönlendirdiği herkesin malumu “bindirilmiş kıtalar” mahkeme kapılarında, Agos’un önünde zuhur etmeye başlar. Bazen umutsuzluğa kapılsa da, inadında ve ısrarında bir azalma olmaz… Çünkü o, bu toprakların çocuğudur. Nereye gitse yurdundan adı çağrılan bir asi ve aksi insandır. Erguvan sesleri, Fırat Suyu hep onu çağırmaktadır… “Yurdunun kokularını gümrükte bırakmak” istemese de, içine azıcık bir korku düşer gibidir. Korku toplumunda yaşanmaktadır çünkü ve o bir sosyalist olarak Marx’ın, “‹nsana dair hiçbir şey bize yabancı değildir” cümlesini bilenlerdendir… Korkudan çok sevmeyi bilir elbet… Gitmek ile kalmak arasında “cehennet’te” çırpındığı günlerde, ona, “Sevmek ne uzun kelimedir” deyip, “şiir insanı sevmeye yarar” deyip şiirler okuduğumu anımsıyorum…

Ek bilgiler

  • Yazar: Sezai Sarıoğlu
  • Yıl: 2006