Türkiye bankacılık sektöründe 2008 yılında önemli kurumsal değişme olmamış; 1911 yılından beri ülkemizde faaliyette bulunan Banca di Roma SPA (Unicredit Banca di Roma) şube düzeyindeki faaliyetine son verdiğinden, ülkede faaliyette bulunan banka sayısı (katılım bankaları dışında) 45’e inmiştir. Bankalar şube sayısını arttırarak faaliyetlerini genişletme politikası izlemişler, şube sayısı (ulusal bankaların yurtdışı şubeleri dahil) yüzde 15,4 oranında artarak 8.790’na yükselmiştir. Böylece bankacılık sistemimiz, 2008 yılı sonunda şube sayısı bakımından bankacılık tarihimizin en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Bankalarda çalışan sayısı yüzde 8,2 düzeyinde artarak 171.598 kişiye yükselmişse de 2001 yılı bankacılık krizi öncesi düzeyine ulaşamamıştır.
Şube sayısında ve işgören sayısında belirgin artışa karşın, bankacılık sektöründe büyüme yavaşlamış; TL USD karşısında yıl sonu kurlarına göre yüzde 31,3 oranında değer yitirdiğinden, bankacılık sistemimiz USD bazında küçülmüştür.
Bankaların mali yapıları bir ölçüde bozulmuş, likitide riskleri artmış, karları cari Şyatlarla yüzde 8,9, sabit Şyatlarla yüzde 21,0 oranında azalmıştır.
II. Bankacılık Sektöründeki Gelişmeler
II.1 Kurumsal Gelişmeler
II.1. 1 Banka Sayısında Gelişmeler
2008 yılında Türkiye’de faaliyette bulunan banka sayısı bir azalarak 45’e inmiştir. Ülkemizde faaliyette bulunan banka sayısı, 1999 yılında “81” olarak bankacılık tarihimizin en yüksek düzeyine ulaştıktan sonra 2001 bankacılık krizi sonucu hızlı azalış göstererek 2008 yılında 45’e inmiştir.
Bankacılık sektörüne artan yoğunlukla yabancı sermaye girişi sektörün son yıllarda yaşadığı en önemli değişimlerden biri olmuştur. Yabancı bankalar gerek ortaklıklar gerekse satın almalar yoluyla Türkiye bankacılık sektörü içerisindeki paylarını hızla arttırmışlardır. Bu eğilim özellikle 2000’lerin ortalarından itibaren yoğunlaşmıştır.
Yabancı bankaların sektöre girişi sadece sermaye sahipliği yapısında değil bankaların faaliyet alanlarında da değişim yaratmıştır. Bankalar faaliyetlerini reel sektörün Şnansmanından bireysel kredilere yöneltmişlerdir. Bankacılık sektörü 1980 sonrası liberalizasyonla birlikte önemli ölçüde gelişme göstermiş olsa da Şnansal derinleşme düzeyi Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyaslandığında oldukça düşük düzeydedir. Bu durum sektörün kendisini yabancı sermaye için cazip bir pazar haline getirmektedir.
Öte yandan bankacılık sektöründeki bir başka eğilim dış piyasalardan borçlanmalarını arttırmış olmalarıdır. Finansallaşmanın yarattığı likidite bolluğunda reel kesim olduğu kadar bankacılık sektörü de sendikasyon ve seküritizasyon kredileri yoluyla dış borçlanma yoluna gitmektedir.
Çalışmada Türkiye bankacılık sektörünün yeniden yapılanma süreci sonrası aldığı genel görünüme yer verilerek bu süreç içerisinde ortaya çıkan temel eğilimleri işaret edilmektedir.
2007 yılında bankacılık sektöründe gelişmeler ana hatları ile şöyle özetlenebilir;
2007 yılında da bankacılıkta yabancılaşma eğilimi sürmüş; bir yandan özel bankalar blok satış yolu ile yabancı banka statüsüne dönüşürken; öte yandan nitelikli pay devirleri nedeniyle özel bankalarda yabancı sermaye payı artmış; yabancı bankaların sektörlerdeki ağırlıkları daha belirginleşmiştir.
Sektör, büyümesini 2007 yılında da sürdürmüş; ancak başlıca göstergeler itibariyle büyüme hızı önceki yıllara göre yavaşlamıştır. Bir önceki yıla göre, YTL bazında, varlık (aktif) artış hızı yüzde 22,1’den yüzde 15,8’e; mevduat artış hızı yüzde 23,4’ten yüzde 14,1’e; kredilerde artış hızı yüzde 42,5’ten yüzde 28,7’ye; dönem net kâr artış hızı yüzde 51,0’dan yüzde 30,7’ye gerilemiştir. Yalnız bankaların özkaynakları artış hızı, yine cari Şyatlarla ve YTL bazında yüzde 14,0’dan yüzde 26,6’ya yükselmiştir.
Bankacılık sektörünün, 2007 yılında GSYİH (GayrisaŞ Yurtiçi Hasıla)’dan daha hızlı büyümesine karşın, TÜİK ulusal gelir hesaplarıyla ilgili yeni seri geliştirdiğinden, bankacılık sektörüne ilişkin başlıca büyüklüklerin GSYİH oranları, belirgin biçimde gerilemiştir. Bir önceki yıla göre banka varlıklarının GSYİH’ya oranı yüzde 87,0’dan yüzde 65,5’e gerilerken, toplam mevduatın oranı yüzde 53,6’dan yüzde 41,7’ye, kredilerin oranı da yüzde 37,3’ten yüzde 32,7’ye gerilemiştir. Oranlardaki düşme bankacılık sektörünün küçülmesinden değil, yeni ulusal gelir serisi hesaplamasından kaynaklanmıştır.
2007 yılında bankalarda sermaye yeterlilik oranı, likidite oranları, bir önceki yıla göre düşmüş, bilanço içi net döviz pozisyon açığı büyümüştür.
Kriz sonrası uygulamaya konulan bankacılık sektörü yeniden yapılandırma programı, ekonomide büyümenin sürmesi, dünya ekonomisinde olumlu gelişmeler, likidite bolluğu, USD’nin değer yitirmesi, 2006 yılında da bankacılık sektörünü niceliksel olarak olumlu yönde etkilemiştir.
2006 yılında bankacılık sektörü, varlık, kredi ve mevduat artışı olarak GSMH’den daha hızlı büyümüş, bir önceki yıla göre banka varlıklarının GSMH’ye oranı %81,6’dan %87,0’a banka kredilerinin GSMH’ye oranı %31,6’dan %37,3’e mevduatın oranı da %51,8’den %53,6’ya yükselmiştir. Bu gelişmeler karşın, Türkiye bankacılık sistemi GSMH’ye oran olarak, gelişmiş ülkeler bir yana, orta gelirli ülkeler grubu ortalamasına göre küçük olma sorununu giderememiştir.
Bankacılık sektöründe iş hacminin genişlemesi, bankalarda çalışan sayısı üzerinde de olumlu etki yapmış, bankacılık sektöründe çalışan sayısı, bir önceki yıla göre %8,2 oranında artmıştır.
Bankacılıkta büyümeye karşın göreceli bir yavaşlama gözlenmektedir. Ayrıca gelecek yıllarda olumsuz etkileri daha somut biçimde görülecek sorunların çekirdekleri oluşmuş ya da netleşmiştir. Bankacılıkta yabancılaşma dışında özkaynak yetersizliği, likidite riskinin yüksekliği, bilanço içi döviz pozisyon açığının büyümesi gibi sorunlar, gelecekte tehlikeli sonuçlar doğurabilecek boyut ve niteliktedir.
Finans piyasaların en temel kurumu bankalardır. Bankacılık sektörü reel sektöre yönelik yürüttüğü Finansal hizmetler ile makro ekonomik gelişimin en önemli belirleyicisi konumundadır. Güçlü bir ekonomi genelde Şnans piyasaları, özelde ise bankacılık sektörünün yapısına ve büyüklüğüne bağlıdır. Tasarrufların verimli ve doğru bir biçimde değerlendirilmesi ve ekonomik büyümeye katkı sağlamak üzere kullanılabilmesi bankacılık sektörünün işleyişi ile yakından ilgilidir. Bankacılık sisteminin öngörülen işlevleri yerine getirebilmesi de ekonomik sisteme duyulan güvene ve politik-makroekonomik istikrara bağlıdır.
Türk bankacılık sektöründe 24 Ocak 1980 kararları ve 1989 yılındaki 32 Sayılı Kanunla önemli bir yapısal değişim başlamıştır. 1994 ve 2000-2001 ekonomik krizleri sonrasında gerek yasal, gerekse ekonomik düzenlemeler ile bankalar yeniden yapılandırılmış ve Türk bankacılık sektörünün yapısı bu tarihlerden sonra önemli ölçüde değişikliğe uğramıştır. 2000-2001 ekonomik krizinden büyük ölçüde etkilenen, işasların, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) el koymalarının, işten çıkarmaların ve birleşmelerin yaşandığı Türk bankacılık sektöründe 2002 yılından itibaren ekonomide sağlanan göreli düzelme ile sektöre olan yabancı sermayenin ilgisi artmıştır. Öte yandan gerek TMSF’nin, gerekse bankaların kendi istekleri ile birleşmeye gitmesi sermaye yapılarını da güçlendirme yönünde etken olmuştur.
Kamu sektöründen 2001 yılı ekonomik bunalımdan sonra bankacılık sektörüne doğrudan ve dolaylı biçimde 60.0 milyar YTL dolayında hesaplanan kaynak aktarımı,
sektörü yeniden yapılandırma programı, ekonomide büyümenin sürmesi, dünya ekonomisindeki gelişmeler, YTL’nin özellikle USD’ye karşı reel değer kazanması, 2005 yılında
da bankacılık sektörünü genelde olumlu yönde etkilemiştir.
2005 yılında bankacılık sektörü, varlık (aktif), kredi ve mevduat artışı olarak GSMH’dan daha hızlı büyümüş; bu gelişme sonucu, bir önceki yıla göre, banka varlıklarının GSMH’ya oranı yüzde 71.4’ten yüzde 81.6’ya, banka kredilerinin GSMH’ya oranı yüzde 24.1’den yüzde 31.6’ya, toplam mevduatın oranı da yüzde 46.0’dan yüzde 52.3’e yükselmiştir. Bu gelişmeye karşın, Türkiye bankacılık sistemi GSMH’ya oran olarak, gelişmiş ülkeler bir yana, orta gelirli ülkeler grubu ortalamasına göre dahi küçüktür.
Bankacılık sektöründe iş hacminin genişlemesi, bankalarda çalışan sayısı üzerinde de olumlu etki yapmış, bankacılık sektöründe çalışan sayısı yüzde 4,2 oranında artmıştır.
Bankacılık sektöründe GSMH’ya göre daha hızlı büyümeye karşın, sektörde izleyen yıllarda olumsuz etkileri daha belirgin biçimde görülecek sorunların çekirdekleri oluşmuş
ya da sorunlar netleşmiştir. Bankalar genelinde sermaye yeterlilik oranı düşmüş, likidite riski, yükümlülükleri zamanında yerine getirememe olasılığı artmış, kar ve karlılık
düşmüş, bilanço içi döviz pozisyon açığı büyümüştür. Bu olumsuz gelişmeler dikkatten kaçtığı ya da önlem alınmadığı takdirde, 2001 yılı çapında olmasa dahi, bankacılık sektöründe krize yol açabilir.
Bu gelişmelerin yanı sıra bankacılık sektöründe yabancı sermayeli bankaların ağırlığı artarken, özel bankalar yabancı bankaların denetimine girerken, kamusal sermayeli
bankaların payı gerilemekte, kamusal sermayeli bankaların payı eritilerek, sektör bir şekilde özelleştirilmekte hatta yabancılaştırılmaktadır. Ekonomide fon akımlarının denetimi kamu kesiminden yabancı sermaye eline geçmektedir.
Kamu sektöründen 2001 yılı bunalımından sonra bankacılık sektörüne doğrudan ve dolaylı biçimde aktarılan 60,0 katrilyon TL (milyon YTL) dolayında hesaplanan kaynak, sektörü yeniden yapılandırma programı, ekonomide büyümenin hızlanması, dünya ekonomisinin yükseliş evresinde oluşu, TL’nin özellikle USD’ye karşı değer kazanması, bankacılık sektörünü olumlu yönde etkilemiştir.
2004 yılında bankacılık sektörü ekonomiden daha hızlı büyüdüğünden, banka varlıklarının (aktifinin), bankalardaki mevduatın ve banka kredilerinin GSMH’ye oranları yükselmiştir. Anılan yılda bankaların toplam varlıkları (toplam aktifi, bilanço büyüklüğü) cari fiyatlarla yüzde 22,7 toplam mevduatı yine aynı oranda yüzde 22,7, toplam kredileri de yüzde 47,5 oranında artmıştır. Bu gelişme sonucu banka varlıklarının (toplam aktifin) GSMH oranı yüzde 71,5’e mevduat/GSMH oranı yüzde 46,0’ya, banka kredileri/GSMH oranı da yüzde 24,0’a yükselmiştir. Bu yükselişe karşı, bankacılık sistemimizin yukarıda özetlenen büyüklük göstergeleri, dünyada orta gelirli ülkeler grubuna göre dahi düşüktür. Bankacılık sektörümüzün büyüklüğü, gelişmiş ekonomilerdeki büyükçe tek bir banka boyutundadır.
2004 yılında büyüme ve mali performans iyileşmesi daha çok kamusal sermayeli ticaret bankalarından kaynaklanmıştır.
1-Genel
Doğrudan ve dolaylı kamu desteğine karşın bankacılık sektöründe sorunlar 2002 yılında da çözülememiştir. Özellikle Şubat 2001 krizinden sonra bankacılık sektörü yeniden yapılandırma programı başlığı altında bankacılık sektörüne banka sermayelerinin güçlendirilmesi ve TMSF (Tasarruf Mevduat Sigorta Fonuna) ye devredilen bankaların yeniden yapılandırılması amacıyla bankalara kamu fonları doğrudan aktarıldığı gibi TCMB’ ce bankalara zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi, takas işlemi ile özel bankaların yabancı para pozisyon açıklarının kapatılması, yabancı para kur riskinin Hazinece üstlenilmesi gibi destekler de sağlanmıştır. Hatta devlet iç borçlanma senetlerine (DİBS) lere ödenen yüksek faizler, söz konusu menkul değerlerin başlıca alıcıları bankalar olduğundan, bankalara dolaylı olarak bir tür fon aktarımı olarak dikkate alınabilir.
BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) nun bankacılık sektörü yeniden yapılandırma programı gelişme raporunda yer alan bilgilere göre, kamu bankalarına görev zararlarının tasfiyesi ve sermaye desteği sağlamak için toplam olarak 28.722 trilyon TL kaynak aktarılmıştır. Ayrıca yönetimi TMSF’ye devredilen bankalara mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yükümlülüklerinin karşılanması, zararlarının kapatılması amacıyla Hazineden TCMB’ den ve fonun kendi kaynaklarından Ağustos 2002 sonuna değin 31.510 trilyon TL kaynak aktarımı gerçekleştirilmiştir. Hazineden kullanılan kaynaklara tahakkuk ettirilen faizlerde hesaba katıldığında TMSF’nin hazineye Ocak 2003 itibariyle toplam borcu 22.,4 milyar USD ye yükselmiştir. Ayrıca sözü edilen bankalara fonun kendi kaynaklarından 4.653 milyon USD kaynak aktarımı gerçekleştirilmiştir
Doğrudan ve dolaylı olarak yapılan ve en azından 60.0 katrilyon TL nin üstünde kaynak aktarımına karşın, Türkiye bankacılık sisteminin yapısal sorunları, yapısal zayıflıkları izleyen bölümlerde sayısal olarak ortaya konduğu gibi 2002 yılında da sürmüştür.
II.1 Kurumsal Gelişme
1.1 Banka Sayısında Gelişmeler
Türkiye de faaliyette bulunan banka sayısı 1999 yılında (TCMB dışında) 81 olarak en yüksek düzeyine yükselmiş iken, bu sayı 2002 yılı sonunda ayrıntısı tablo 1 de verildiği üzere 54’e inmiştir.
TABLO I
1999 2000 2001 2002
Ticaret Bankaları 62 61 46 40
Kamusal Sermayeli 4 4 3 3
Özel Sermayeli 31 28 22 20
Fon’daki Bankalar 8 11 6 2
Yabancı Sermayeli 19 18 15 15
Kalkınma ve Yatırım Bank. 19 18 15 14
Kamusal Sermayeli 3 3 3 3
Özel Sermayeli 13 12 9 8
Yabancı Sermayeli 3 3 3 3
TOPLAM 81 79 61 54
Türkiye de faaliyette bulunan banka sayısı, Kasım/2000 ve Şubat/2001 krizlerinden sonra hızla azalarak 2002 yılı sonunda 54 e inmiştir.
1999-2002 döneminde 20 banka TMSF (Tasarruf Mevduat Sigorta Fonuna) devredilmiştir.Bu bankalardan Egebank, Yurtbank, Yaşarbank, Bank Kapital, Ulusal Bank, Sümerbank çatısı altında birleştirildikten sonra birleşik Sümerbank, OYAK grubuna satılmış ve Sümerbank’ın Oyakbank’a devri 2002 yılında tescil edilmiştir. İnterbank, Esbank, Etibank’la birleştirildikten sonra Etibank da 2002 yılında Bayındırbank’la birleştirilmiştir.
Mevduat toplama ve bankacılık işlemleri yapma izinleri kaldırılmış, başka bir deyişle bankacılık lisansları iptal edilmiş olan İktisat Bankası, Kentbank, EGS Bank ve Toprakbank 2002 yılında Bayındırbank’la birleştirilmiştir.
TMSF’ye devredilen bankalardan, Sümerbank’ın OYAK grubuna satılarak Oyakbank’la birleşmesi dışında, Bank Ekspres Tekfen Grubuna satılarak Tekfen Bank’la birleştirilmiş; Demirbank, HSBC Bank’a, Sitebank Novabank’a satılmış, Tarişbank’ın (Milli Aydın Bankası) Denizbank’a hisse devri 2002 yılında gerçekleştirilmiştir. Fon yönetimine alınan bankalardan Türk Ticaret Bankası’nın ise tasfiyesi hukuki uyuşmazlıklara karşın 2002 yılında da sürmüştür.
Fona devredilen bankalardan, birleştirme, tasfiye, satış süreci sonucu, 2002 yılında Fon bünyesinde bulunan banka sayısı Bayındırbank ve Haziran/2002 de fona devredilen Pamukbank olarak ikiye inmiştir.
Ayrıca 2000 ve 2001 yıllarında 4 adet kalkınma ve yatırım bankasının faaliyet izinleri kaldırılmış Sınai Yatırım Bankası da 2002 yılında Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ile birleştirilmiştir.
Türkiye’de şube düzeyinde faaliyette bulunan yabancı bankalardan Kıbrıs Kredi Bankası’ nın faaliyet izni kaldırılmış,Rabobank’ ın tasfiyesi kararlaştırılmış, The Chase Manhattan Bank ve Morgan Guaranty Trust Company,”JP Morgan Chase Company” ünvanı altında birleşmişlerdir.
Özel ticaret bankalarından Birleşik Türk Körfez Bankası, önce Osmanlı Bankası, Osmanlı Bankası’ da daha sonra T.Garanti Bankası ile birleştirilmiştir.Yine bu dönemde kamusal sermayeli T.Emlak Bankası, T.Ziraat Bankası’na devredilmiştir. Bu bağlamda gelişmeleri özet olarak ortaya koymak üzere Tablo XV de düzenlenmiştir.
Bankaların fon yönetimine alınması,bankalar arası birleşme devir ve satın almalar bazı bankaların bankacılık faaliyet izinlerinin doğrudan kaldırılması ve tasfiye sürecine giren bankalar, 1999-2002 döneminde ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere Türkiye’de faaliyette bulunan banka sayısının 27 azalarak 54 e inmesine yol açmıştır.
1.2 Şube Sayısındaki Gelişmeler
Banka şube sayısı (K.K.T.C. ve yabancı ülkelerdeki şubeler dahil) 2000-2002 döneminde, bankaların birleşmesi veya tasfiye sürecine girmeleri ve bankalarda yeniden yapılandırma çalışmaları sonucu şube kapatılması ile, tablo II de gösterildiği gibi 7.837 den 6.106 ya inmiştir.
TABLO II
Bankacılık Sisteminde Şube Sayısı
1999 2000 2001 2002
Ticaret Bankaları 1760 7807 6889 6087
Kamusal Sermayeli 2865 2834 2725 2018
Özel Sermayeli 3960 3738 3523 3659
Fon’daki Bankalar 714 1073 408 203
Yabancı Sermayeli 121 117 233 206
Kalkınma ve Yatırım Bank. 31 30 19 19
Kamusal Sermayeli 12 11 4 4
Özel Sermayeli 16 16 12 12
Yabancı Sermayeli 3 3 3 3
TOPLAM 1.791 7.837 6.908 6.106
* K.K.T.C. ve Yabancı ülkelerdeki şubeler dahil
Kaynak T.Bankalar Birliği
2000-2002 döneminde banka şube sayısı (TCMB dışında) ayrıntısı tablo II de verildiği gibi 1.720, başka bir deyişle yaklaşık yüzde 22,.0 oranında azalarak, 1980 sonrasındaki en düşük düzeyi olan 6.106 ya inmiştir. Şube sayısındaki azalış esas itibariyle kamusal sermayeli ticaret bankaları ile fona devredilen bankalardan kaynaklanmıştır. Kamu bankalarında yeniden yapılandırma çalışmaları, Fon’a alınan bankaların birleştirilmesi ve tasfiyesi, şube sayısında ciddi azalışa yol açmıştır. Özel bankaların şube sayısında 2002 yılında az da olsa bir artış olmuş; sayı 3523’den 3.659’a yükselmiştir.Fondaki bazı bankaların özel sermayeli bankalara satışı, bu artışta etkili olmuştur. Yabancı sermayeli bankaların şube sayısındaki artış ise, Demirbank’ın HSBC Bank’a satışının sonucudur.
II.2 Bankacılık Sisteminde Çalışanlar (Personel Sayısı)
Bankacılık sisteminde çalışan sayısında 1999-2002 dönemindeki gelişmeler (TCMB dışında) Tablo III de verilmiştir.
TABLO III
Bankacılık Sisteminde Çalışanlar
1999 2000 2001 2002
Ticaret Bankaları 168.558 164.845 132.274 118.329
Kamusal Sermayeli 72.007 70.191 56.108 40.158
Özel sermayeli 76.386 70.954 64.380 66.869
Fon’daki Bankalar 15.980 19.815 6.391 5.886
Yabancı Sermayeli 4.185 3.805 5.395 5.416
Bankacılık sisteminde çalışan sayısı 1999-2002 döneminde yüzde 29.1 oranında azalarak 173.988 kişiden 123.271 kişiye inmiştir. Başka bir deyişle çalışan sayısı üç yıllık bir dönemde 50.717 kişi azalmıştır. 2001 yılındaki hızını kaybetmiş olmakla beraber, bankacılık sisteminde çalışan sayısı 2002 yılında da azalmayı sürdürmüş; çalışan sayısı 14.224 kişi veya %10.3 oranında azalmıştır. Çalışan sayısında azalma en büyük boyutlu olarak kamusal sermayeli ticaret bankalarında gerçekleşmiştir. Söz konusu bankalarda çalışan sayısı üç yıllık dönemde %44.2; 2002 yılında %28.4 oranında azalmıştır. Fon yönetimine alınan bankaların bir bölümünün birleştirilmesi, bazılarının da tasfiye sürecinin başlatılması ve Sümerbank bünyesinde 6 banka olmak üzere 10 bankanın satışı, söz konusu bankalarda personel sayısının 2000 yılına göre 2002 yılı sonunda yaklaşık %70 oranında azalışa yol açmıştır. 2002 yılında özel sermayeli bankalarda çalışan sayısının yeniden artışa geçtiği görülmektedir. Ancak %4.0 dolayındaki bu artış, iş hacmi gelişmesinden çok, Fon’a devredilen bazı bankaların özel sermayeli bankalara satışının bir sonucudur.
II-3 Bankaların Varlık (Aktif) Büyüklüğü ve Yapısı
Yazı hazırlanırken bankaların 2002 yıl sonu itibariyle onaylanmış bilançoları tümüyle açıklanmamış olduğundan bankaların varlık (aktif) büyüklüğüne ilişkin veriler, 2002 yılı için Eylül sonu itibariyle, bir önceki yılın eş dönemiyle ve 2001 sonuyla karşılaştırmalı olarak tablo IV de verilmiştir.
TABLO IV
Bankaların Varlık (Aktif) Büyüklüğü
(Eylül / 2002)
2001 yılı sonuna
Toplam Varlık Yıllık Değişim % göre değişim %
Trilyon TL / Milyon USD TL USD TL USD
Ticaret Bankaları 192.610 116.170 19.2 9.2 21.5 6.0
Kamu Bankaları 65.689 39.620 42.4 30.4 22.0 6.5
Özel Bankalar 109.510 66.050 27.8 17.1 16.9 2.0
Fon’daki bankalar 11.285 6.806 (43.2) (48.0) 79.0 63.3
Yabancı Bankalar 6.126 3.694 (38.2) (43.5) 21.2 6.0
Kalkınma ve Yat. Bank. 9.136 5.510 11.2 1.8 17.1 2.2
TOPLAM 201.746 121.680 18.8 8.8 21.2 5.8
Kaynak;T.Bankalar Birliği
Not:Eksiler ( ) içinde gösterilmiştir.
Eylül/ 2002 sonu itibariyle Türkiye bankacılık sisteminin varlık (aktif) büyüklüğü 201.746 trilyon TL. aynı tarihteki cari kurla da 121.680 milyon USD dir. Bu tutar bir önceki yılın eş tarihine, başka bir deyişle 30 Eylül 2001 tarihine göre, TL olarak %18.8 USD bazında da %8.8 oranında artış göstermektedir. 2001 yıl sonuna göre, Eylül 2002 tarihi itibariyle banka varlıklarında artış, cari fiyatlarla TL olarak %21.5 düzeyinde olurken USD bazında artış %6.0 düzeyinde kalmıştır.
Bankaların varlık (aktif ) büyüklüğü 2001 yılında TL olarak %60.0 oranında artarken, USD bazında %26.0 oranında azalmış idi. 2002 yılında ise bankaların varlık büyüklüğünde artış TL olarak,TEFE artışın gerisinde kalırken USD olarak artış göstermiştir. USD olarak artış, USD/TL kurundaki artışın fiyat artış hızının gerisinde kalmasından kaynaklanmıştır.
2002 yılında kamu bankalarında varlık artışının özel sermayeli ticaret bankalarından daha hızlı olduğu görülmektedir.Bu gelişmede Pamukbank’ın Fona devredilmesi etkili olmuş; Fon yönetimindeki bankaların varlık büyüklüğünün 2001 yıl sonuna göre artmasına yol açmıştır.
II.4 Banka Kredilerinde Gelişmeler
Eylül 2002 sonu itibariyle banka kredilerinin boyutu ve banka kredilerinde bir önceki yılın eş dönemine, 2001 yıl sonuna göre, banka grupları itibariyle gelişmeler TL ve USD bazında Tablo V de verilmiştir.
Banka Kredilerinde Gelişmeler
(Eylül / 2002)
Yıllık 2001 Sonuna
Banka Kredileri Tutar Değişme (%) Göre Değişim (%)
Trilyon TL Milyon USD TL USD TL USD -
Ticaret Bankaları 40.891 24.657 (4.4) (12.5) 14.7 -
Kamusal Sermayeli 7.907 4.768 (9.6) (17.2) (10.2) (21.7)
Özel Sermayeli 29.757 17.943 (1.8) (10.1) 19.1 3.9
Fon’daki Bankalar 1.267 764 (29.1) (35.0) 150.5 118.5
Yabancı Sermayeli 1.960 1.182 0.6 ( 7.9) 44.6 26.1
Kalkınma ve Yatırım Bank. 5.595 3.374 (0.7) (9.1) 5.0 (8.4)
TOPLAM 46.486 28.031 (4.0) (12.1) 13.4 (1.1)
Kaynak; T.Bankalar Birliği
Not:Eksiler ( ) olarak gösterilmektedir.
2000 Eylül sonu itibariyle banka kredilerinin takipte krediler dışında ulaştığı boyut 46.486 trilyon TL., cari kurla da 28.031 milyon USD dir. Bu hacimdeki kredi bir önceki yılın eş dönemine göre TL olarak %4.0, USD olarak %12.1 oranında azalış göstermektedir.Geçici verilere göre ise yılın ilk dokuz ayında banka kredileri TL olarak %13.4 oranında artarken, USD olarak hafifçe %1.1 oranında azalmıştır. Ancak yılın son çeyreğinde ekonominin hızla büyüdüğü ve yıl sonu döviz kurunun da hafifçe de olsa 30.Eylül.2002 kurundan daha düşük olduğu dikkate alındığında, 2002 yılında banka kredilerinin sınırlı boyutta da kalsa USD bazında da arttığı tahmin edilmektedir. Ancak kredilerdeki genişlemenin, yıllık TEFE artışı 30.8’altında kaldığına kuşku yoktur. Kredi artışında yavaşlama hatta bir önceki yılın eş dönemine göre gerileme esas itibariyle kamusal ticaret bankalarından kaynaklanmıştır. Kamusal sermayeli ticaret bankalarının kredi hacmi içindeki payı bu yavaşlamanın sonucu Eylül/2002 sonunda %17.0 gerilemiştir.
Takipteki krediler,takipteki kredilerin oranındaki gelişmeler,tablo VI da verilmiştir.
TABLO VI
Takipteki Krediler / Toplam Krediler
Eylül / 2001 Aralık / 2001 Eylül / 2002
Ticaret Bankaları 20.7 25.6 33.7
Kamu Bankaları 39.2 40.7 59.7
Özel Bankalar 4.7 17.8 22.3
Fon’daki Bankalar 219.6 199.7 182.0
Yabancı Bankalar 4.5 5.4 4.8
Kalkınma ve Yatırım Bank 2.7 7.5 2.8
TOPLAM 18.6 23.2 29.9
Not: Takipteki krediler,ayrılan karşılıklar öncesi tutarı göstermektedir.
Kaynak;T.Bankalar Birliği
Takipteki krediler/krediler oranı bankalar genelinde Eylül 2001 sonunda %18.6 düzeyinde iken, bu oran Aralık/2001 sonunda %23.6 ya, Eylül 2002 itibariyle de %29.9 a yükselmiştir. Aralık/ 2002 sonunda takipteki kredilerin toplam kredilere başka bir deyişle sorunsuz kredilere oranının %30.0 aştığı tahmin edilmektedir.
Sorunlu ya da donuk veya takipteki krediler, esas itibariyle ticaret bankalarından kaynaklanmaktadır. Ticaret bankalarında Takipteki Krediler/Krediler oranı ticaret bankalarında Eylül 2001-Eylül 2002 döneminde %20.7 den %33.7 ye yükselmiştir. Bu bağlamda özel ticaret bankalarında takipteki krediler oranının %4.7 den %22.3 e yükselmesi dikkati çekmektedir. Fon’a devredilen bankalarda takipteki krediler oranı, işlemiş faizlerin de tahsil edilememesi nedeniyle %182.0 gibi çok yüksek düzeydedir. Fondaki bankaların büyük ya da hakim ortaklarına verilen krediler, söz konusu bankalarda takipteki krediler oranını yükseltmiştir.
Eylül/2002 itibariyle yabancı bankalar ile kalkınma ve yatırım bankalarında takipteki krediler oranı sırasıyla %4.8 ve %2.8 gibi düşük düzeylerde olup, bir önceki yıla göre belirgin bir değişme göstermemektedir
4.1.1 Fon’a Devredilen Bankalarca Hakim Ortaklarına Açılan Krediler
Takipteki kredilerin önemli bir bölümünü, Fon’a devredilen bankaların büyük ya da hakim ortaklarına vermiş oldukları krediler oluşturduğundan, söz konusu ortakların ya da hakim grupların kullanmış oldukları nakdi ve gayri nakdi krediler ve bu kredilerden Nisan/2003 itibariyle yapılan tahsilat, düzenlenen Tablo VII de verilmiştir.
TABLO VII
TSMF’YE DEVREDİLEN BANKALARCA HAKİM ORTAKLARA AÇILAN KREDİLER
(MilyonUSD)
Ortağın Kullandığı Yapılan Tahsilat
Banka Hakim Ortak Kredi (1) Tahsilat (2) Oranı (%)
İnterbank Cavit Çağlar 1.440.4 12.4 0.9
(Nergis Grubu)
Esbank Zeytinoğlu Grubu 670.2 98.7 14.7
Yaşarbank Yaşar Grubu 144.4 20.1 13.9
(Tütüncüler Bankası)
Egebank Demirel Grubu 498.1 9.9 2.0
Sümerbank Gariboğlu Grubu 359.1 13.8 3.8
Yurtbank Balkaner Grubu 1.021.6 6.0 0.6
Bank Kapital Ceylan Grubu 404.9 8.0 2.0
Etibank Dinç Bilgin 842.0 40.6 4.8
(Medya Grubu)
Demirbank Cıngıllıoğlu 110.3 ------ -------
İktisat Bankası Erol Aksoy 922.0 69.2 7.3
Kentbank M.Süzer 286.6 7.1 2.5
EGS Bank EGS Grubu 299.5 0.2 0.1
Site Bank Sürmeli Grubu 6.8 0.5 7.3
Toprakbank Halis Toprak 545.7 2.6 0.5
Bayındırbank Kamuran Çörtük 160.7 13.6 8.5
Pamukbank Çukurova Grubu 2.838.9 ----- -----
Kaynak ;Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Nisan/2003 Raporu
Tablo VII de ayrıntısı verildiği gibi, Fon’a devredilen bankaların büyük ortaklarının ya da hakim grupların kullanmış oldukları ve önemli bir bölümü nakit olan kredilerin tutarı 10.973.0 milyon USD dir. Bu kredilerden Nisan 2003 tarihi itibariyle 309.4 milyon USD tahsil edilebilmiş, tahsilat oranı %2.8 düzeyinde kalmıştır.
4.2 Gayri Nakdi Krediler (Kefalet ve Garantiler)
Bankaların, teminat mektubu, akreditif açılması, poliçe kabul ya da avalleri,kredi kartları, prefinansmanlara verilen garantiler gibi gayri nakdi kredilerinde gelişmeler tablo VIII de verilmiştir.
Gayri Nakdi Krediler
(Eylül / 2002)
Aralık 2001 Göre
Tutar Yıllık Değişim % Değişim %
Trilyon TL Milyon USD TL USD TL USD
Kefalet ve Garantiler 44.153 26.624 8.9 (0.2) 18.2 3.1
Kaynak;T.Bankalar Birliği
Bankaların vermiş olduğu gayri nakdi kredilerin (garanti ve kefaletlerin) tutarı, Eylül/ 2002 sonu itibariyle 44.153 trilyon TL, cari döviz kuru ile de 26.624 milyon USD dir. Bu tutar bir önceki yılın eş dönemine göre TL olarak %8.9 oranında artarken, USD de olarak, hafifçe binde 2 oranında azalmıştır. 31 Aralık 2001’e göre ise yılın ilk dokuz ayında bankaların gayri nakdi kredileri TL olarak %18.2 oranında artarak 37.341 trilyon TL den 44.153 trilyon TL ye, USD bazında da %3.1 oranında artışla 25.812 milyon USD den 26.624 USD ye yükselmiştir. Takipteki krediler bir yana bırakılacak olursa, gayri nakdi kredilerin boyutu, bankaların nakit kredilerinin %95.0 na ulaşmıştır.
Eylül 2002 sonu itibariyle gayri nakdi kredilerin banka grupları arasında dağılımı incelendiğinde,özel ticaret bankalarının payının %69.6, kamusal sermayeli ticaret bankalarının %13.5, Fona devredilen bankaların %9.7, yabancı sermayeli bankaların %4.1, kalkınma ve yatırım bankalarının da %3.1 oranında olduğu görülmektedir.
4.3 Mali Borçların Yeniden Yapılandırılması (İstanbul Yaklaşımı)
4743 sayılı kanun ile finansal krizler sonucu ödeme gücünü yitirmiş olan reel sektör şirketlerinin faaliyetlerini sürdürerek yeniden üretim ve geri ödeme gücü kazanmalarına olanak vermek amacıyla, mali sektöre olan borçların yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Bu kapsamda “Finansal Yapılandırma Çerçeve Anlaşmaları (FYÇA), ile banka alacaklılarının BDDK onayı ile sözleşmeye bağlanarak gerektiğinde borçluya ek finansman desteği de sağlamak yoluyla yeniden yapılandırılması veya yeni ödeme (itfa) planına bağlanması olanaklı hale getirilmiştir. BDDK Bankacılık Sektörü Yeniden Yapılandırma Programı Gelişme Raporu’nda yer alan bilgilere göre, Mart 2003 itibariyle 51 adet küçük ölçekli ve 26 gruba ait toplam 180 büyük firma yeniden yapılandırma kapsamına alınmıştır. Küçük ölçekli firmalara ilişkin yeniden yapılandırma kapsamına alınan borç tutarı 385 milyon USD düzeyinde kalırken, büyük ölçekli firmalar için bu tutar 5.2 milyar USD’ye ulaşmıştır. Söz konusu tarih itibariyle bağıtlanan sözleşme tutarı ise 283.2 milyon USD’ı küçük firmalara ve 3.5 milyar USD’da büyük firmalara ait olmak üzere 3.5 milyar USD’ye yaklaşmıştır.
II.5 Mevduatta Gelişmeler
Ticaret bankalarının ana kaynağını oluşturan mevduatta 2002 yılındaki gelişmeler Eylül 2002 tarihi itibariyle, bir önceki yılın eş dönemine ve 2001 yıl sonuna göre, Tablo:IX da verilmiştir.
TABLO IX
Mevduatta Gelişmeler
Eylül 2002
Aralık 2001’e
Tutar Yıllık Değişim (%) Göre Değişim (%)
Trilyon TL Milyon USD TL USD TL USD
Mevduat 135.983 81.996 20.2 10.1 16.1 1.3
Kaynak;T.Bankalar Birliği
2001 yıl sonunda bankalarda toplam mevduat 117.121 trilyon TL iken, yılın ilk dokuz ayında cari fiyatlarla %16.1 oranında artarak, Eylül 2002 sonu itibariyle 135.983 trilyon TL ye yükselmiştir. Bir önceki yılın eş dönemine göre ise, yine Eylül 2002 sonu itibariyle yıllık mevduat artış hızı,TL olarak %20.2 düzeyinde olmuştur. Eylül 2001 tarihi itibariyle toplam mevduat USD bazında 74.498 milyon dolar iken, Aralık 2001 de 80.961 milyon dolara, Eylül 2002 sonu itibariyle de cari kurlarla 81.996 milyon USD ye yükselmiştir. Buna göre Eylül 2002 itibariyle toplam mevduatta USD bazında artış, bir önceki yıla göre %10.9, Aralık 2001 sonuna göre de %14.6 olarak fiyat artış hızının gerisinde kaldığından, 2002 yılında mevduat sabit fiyatlarla artmadığı hatta reel olarak gerilediği halde USD bazında artmış gözükmektedir.
TCMB’nin geçici verilerine göre 27 Aralık 2002 tarihi itibariyle bankalardaki toplam mevduatın %43’u TL ve %57 si de yabancı para (YP) mevduattır. YP mevduat, bankalararası mevduatın bir bölümü de yabancı para cinsinden olduğundan, döviz tevdiat hesaplardan (DTH) bir miktar daha fazladır. 2002 yılında bankalardaki TL mevduatın payı sınırlı ölçüde de olsa yükselirken, YP mevduatın payı gerilemiştir. Gerçekten Aralık/ 2001 sonu itibariyle toplam mevduatın %40.3’ü TL, %59.7 si YP mevduat şeklinde iken, geçici verilere göre 2002 yılı sonunda TL mevduatın payı %43’e yükselirken, YP mevduatın payı %57’ye gerilemiştir. Döviz kurundaki artışın fiyat artış hızının gerisinde kalışı, TL mevduat getirisinin DTH lardan daha yüksek oluşu nedeniyle DTH ların bir bölümünün TL’ ye çevrilmesi, 2002 yılında TL mevduatta DTH lara göre daha hızlı bir artışa yol açmıştır.Bununla beraber 2002 yılı sonu itibariyle de toplam mevduat içinde yine de en önemli mevduat türünü döviz tevdiat hesapları oluşturmaktadır. Ancak DTH’ ların toplam mevduat içindeki payı Eylül/ 2001 de %58.0 düzeyinde iken, bu pay 2001 yıl sonunda %56.0 ya,geçici verilere göre 2002 yılı sonunda da hafifçe %55.8 e gerilemiştir.
5.2 Mevduatın Banka Grupları Arasında Dağılımı
Eylül 2002 sonu itibariyle mevduatın banka grupları arasındaki dağılımı bir önceki yılın eş dönemi ve 2001 yılı sonu ile karşılaştırmalı olarak Tablo X da verilmiştir.
Mevduatın Banka Grubları Arasındaki Dağılımı
Eylül / 2002 Eylül / 2001 Aralık / 2001
Tutar (Trilyon TL) Pay % Pay(%) Pay(%)
Kamu Bankaları 47.200 35 30 32
Özel Bankalar 76.893 57 54 61
Fon’daki Bankalar 8.596 6 13 5
Yabancı Bankalar 3.294 2 4 2
TOPLAM 135.983 100 100 100
Kaynak; T.Bankalar Birliği
Eylül 2002 sonu itibariyle toplam mevduatın %57.0’si özel ticaret bankalarında, %35.0 kamusal sermayeli bankalarda , %6.0’ sı Fondaki bankalarda olup, yabancı bankaların mevduat içindeki payı %2.0 dolayındadır. 2002 yılında kamusal sermayeli ticaret bankalarında mevduatın daha hızlı artması sonucu, söz konusu bankaların payı bir önceki yıla göre %30 dan%35 e yükselirken, özel bankaların payı ise 2001 yılı sonuna göre gerilemiştir.
Eylül 2002 sonu itibariyle banka özkaynaklarının banka grupları itibariyle tutarı, bir önceki yılın eş dönemine ve 2001 yıl sonuna göre değişim Tablo XI de verilmişti
Banka Özkaynakları
Eylül / 2002
Yıllık 2001 sonuna
Göre değişim% TUTAR
Değişim %
Trilyon TL Milyon USD TL USD TL USD
Ticaret Bankaları 15.887 9.580 27.1 16.4 88.4 64.3
Kamu Bankaları 5.300 3.196 34.5 23.2 32.9 15.9
Özel Bankalar 10.772 6.495 44.8 32.6 148.1 116.4
Fon’daki Bankalar (1.421) (857) ---- ----- (217.9) (177.3)
Yabancı Sermayeli 1.236 746 116.8 98.4 125.1 96.3
Kalkınma ve Yat. Bank. 2.201 1.327 78.6 63.6 69.4 47.8
TOPLAM 18.088 10.907 31.8 20.6 85.9 62.1
Kaynak ; T.Bankalar Birliği
Not: (x) Enflasyon muhasebesine göre, zararlar indirildikten sonra, dönem ve geçmiş
yıllar karları hariç özkaynak tutarı.
Eksiler ( ) içinde gösterilmektedir.
Bankacılık sektörünün öz kaynak tutarı, Eylül/ 2002 sonu itibariyle enflasyon muhasebesine göre, 18.088 trilyon TL, cari döviz kuru ile de 10.907 milyon USD dir. Bu tutar, bir önceki yılın eş dönemine göre TL olarak %31.8, USD olarak da %20.6 oranında artış göstermektedir. Eylül/ 2002 sonu itibariyle bankaların özkaynak tutarı 2001 yılı sonu ile karşılaştırıldığında, artışın TL olarak %85.9 ve USD olarak da %62.1 düzeyinde daha belirgin olduğu görülmektedir. Krediler için ayrılan karşılıklar nedeniyle, 2001 yıl sonunda banka zararlarının büyümesi sonucu banka özkaynaklarının Eylül /2001’ e göre azalması, yılın ilk dokuz ayında banka özkaynaklarında Aralık/ 2001’e göre artışının daha yüksek oranda hesaplanmasına neden olmuştur.
Tablo XI de izlenebileceği gibi, 2002 yılında banka özkaynaklarında artış, büyük ölçüde özel sermayeli ticaret bankalarından kaynaklanmıştır. Dönem zararının azalması, 2001 yıl sonunda toplu olarak zararlı olan özel ticaret bankalarının 2002 yılında kara geçmeleri özkaynak artışında etkili olmuştur. Aralık/ 2001’ e göre yılın ilk dokuz ayında özkaynak artışı özel ticaret bankalarında TL olarak %148.1’ e ulaşırken, yabancı bankalarda %125.1, kalkınma ve yatırım bankalarında %69.4 düzeyinde olmuş, kamu bankalarında ise %32.9 düzeyinde kalmıştır. Bankaların Eylül/ 2002 sonu itibariyle özkaynaklar, önceki dönemle karşılaştırılırken, söz konusu tarih itibariyle tutarların, enflasyon muhasebesine göre hesaplandığı göz önünde tutulmalıdır. Enflasyon muhasebesi uygulanmış bilanço verileri ile uygulanmamış bilanço verilerinin karşılaştırılması bazı farklar yaratmaktadır.
2002 yılında banka özkaynaklarının güçlenmesi bankaların finansal yapılarını önceki dönemlere göre iyileştirmiştir. Bankalar Aralık/ 2001 sonu itibariyle varlıklarının (aktiflerinin) %7.2’sini özkaynakları ile fonlarken, bu oran Eylül 2002 sonu itibariyle %10.2’ ye yükselmiştir. Bununla beraber, bankalarda serbest özkaynak bulunmamakta, net çalışma sermayesi açığı azalmış olmakla beraber sürmektedir. Daha açık bir deyişle bankalar özkaynakları ile, ayrılmamış iştirakler, bağlı ortaklıklar, bağlı menkul değerler, takipteki alacakların karşılık ayrılmamış net tutarı ve maddi duran varlıklarından oluşan donuk varlıklarını (aktiflerini) finanse edememektedirler. Bu durum bankacılık jargonunda serbest özkaynak açığı ya da net çalışma sermaye açığı terimleriyle ifade edilmektedir. Bankacılık sisteminde net çalışma sermayesi açığının toplam banka varlıklarına oranı Aralık/ 2001 sonunda binde sekiz düzeyindeyken, Eylül /2002 itibariyle binde 7’ ye gerilemiştir .Sistemdeki net çalışma sermayesi ya da serbest özkaynak açığı özel sermayeli ticaret bankaları ile Fon yönetimindeki bankalardan doğmaktadır. Gerçekten özel bankalarda net çalışma sermayesi açığının toplam varlıklara oranı Eylül/ 2002 sonu itibariyle %3.1 düzeyinde iken, bu oran Fon’a devredilen bankalarda %26.9’a yükselmektedir. Kamusal sermayeli bankalarda net çalışma sermayesi açığı mevcut bulunmamaktadır. Kamusal sermayeli ticaret bankalarında net çalışma sermayesinin toplam aktiflere oranı Eylül/ 2002 sonu itibariyle artı %2.8 düzeyindedir.
Bankalarda da özkaynak üç ana öğeden, (I) ödenmiş sermaye, (II) yedek akçeler (dönem ve birikmiş zararlar indirildikten sonra ) ( III) değerlendirme fonlarından oluşmaktadır. Enflasyon muhasebesine göre yeniden değerlemeden doğan değer artışları, başka bir deyişle enflasyona göre özkaynakların düzeltilmesi, yedek akçeler arasında gösterilmektedir. Eylül/ 2002 sonu itibariyle bankacılık sektörünün özkaynak yapısı yada bileşimi Tablo XII de verilmiştir.
TABLO XII
Bankaların Özkaynak Yapısı
(Eylül / 2002)
ÖZKAYNAK TL(Trilyon) USD (Milyon) Toplam İçindeki Pay (%)
Ödenmiş sermaye 11.715 7.064 64.8
Yedek Akçeler,net 51.207 30.877
Toplam Zarar (45.921) (27.690)
Yedek Akçeler, net 5.286 3.187 29.2
Değerleme Fonu 1.087 656 6.0
Kaynak ; T.Bankalar Birliği
Bankalarda özkaynağın ana öğesini, ödenmiş sermaye oluşturmaktadır. Eylül/ 2002 sonu itibariyle ödenmiş sermayenin öz kaynak içindeki payı %64.8 düzeyindedir. Enflasyon muhasebesine göre, fiyat düzeyindeki değişikliğe göre yapılan yeniden değerlemeden doğan farklar bir tür sermaye yedeği olarak yedek akçeler arasında gösterildiğinden, bankaların Eylül/2002 sonu itibariyle yedek akçeleri toplamı 51.207 trilyon TL ye ulaşmıştır. Ancak anılan tarihte bankaların birikmiş zararları ile 2002 yılının ilk dokuz aylık dönemindeki zararları toplamı da 45.291 trilyon TL ye (cari kurlar 27.690 milyon USD) ulaşmış olduğundan, yedek akçelerin özkaynaklara net katkısı %29.2 düzeyinde kalmıştır.
Zararın reel bir kaynak kaybı olmasına karşın, yeniden değerlemeden doğan değer artışı kaynak girişi sağlamaz. Banka bilançolarında birikmiş ve dönem zarar toplamı yedek akçeler tarafından hesaben karşılanmış gözükmekle beraber, fon akışı yönünden bu görüntü yanıltıcıdır. Fon girişi sağlamayan değer artışı ile, fon çıkışını gerektiren bir kaybın kapatılması ancak hesaben olur. Bankalar zararları nedeniyle kaynak kaybına uğramışlardır ve bu kaynak kaybını da, net kar ve sermaye artışı gibi kaynak girişi sağlayan kalemlerle kapatamamışlardır. Bu anlamda bankalarda gerçek kaynak girişi sağlayan özkaynak bulunmamaktadır.
II.7 Bankaların Kar ve Zararlarında Çelişmeler
Bankaların Eylül 2002 sonu itibariyle faaliyet sonuçları, dönem net kar ve zararı olarak bir önceki yıl ve 2001 yıl sonu ile karşılaştırmalı şekilde Tablo XIII de verilmiştir.
TABLO XIII
Eylül / 2001 Aralık / 2001 Eylül / 2002
TL USD TL USD TL USD
(Trilyon) (Milyon) (Trilyon) (Milyon) (Trilyon) (Milyon)
Ticaret Bankaları (5.481) (3.609) (5.356) (3.702) (1.119) (675)
Kamu Bankaları (407) (268) (21) (14) 560 338
Özel Bankalar 768 506 (3.344) (2.312) 582 351
Fon’daki Bankalar (6.172) (4.064) ( 2.410) (1.666) (2.331) (1.406)
Yabancı Sermayeli 330 217 419 290 70 42
Kalkınma ve Yat. Bank. 378 249 192 132 451 272
TOPLAM (5.103) (3.360) (5.164) (3.570) (668) (403)
Kaynak ; T.Bankalar Birliği
Not : Zararlar ( ) içinde gösterilmektedir.
Eylül/ 2002 sonu itibariyle bankacılık sektörünün toplam net zararı 668 trilyon TL ya da cari kurla 403 milyon USD’ dir. 2002 yılının ilk dokuz ayında da bankacılık sektörü zarar etmiş olmakla beraber; zarar tutarı, bir önceki yıl eş dönemine ve Aralık/ 2001 sonuna göre belirgin biçimde azalmıştır. Tablo: XIII de ayrıntılı olarak verildiği üzere; bankacılık sektörü Eylül /2001 sonu itibariyle 5.103 trilyon TL zarar etmiş iken, 2001 yıl zararı 5.164 trilyon TL olmuş, net zarar tutarı 2002 yılının ilk dokuz ayında ise 668 trilyon TL ye gerilemiştir. Dolar bazında ise Eylül/ 2001 sonu itibariyle 3.360 milyon USD olan bankacılık sektörü net zararı, Aralık/ 2001 sonunda 3.570 milyon USD ye yükselmiş, Ocak-Eylül 2002 döneminde ise 403 milyon USD gibi sınırlı bir düzeye inmiştir.
2002 yılında bankacılık sektöründe karlılık performansının önceki yıllarından daha iyi olması, zararın büyük boyutlu azalması hatta yıl sonu itibariyle kara geçme olasılığı, bankaların iş hacimlerinin reel olarak genişlemesinden değil, menkul değer cüzdanı faiz gelirinden, daha açık bir deyişle devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) faizlerinden, döviz kurlarındaki artışın sınırlı düzeyde kalması nedeniyle kambiyo zararlarını azalmasından, takas anlaşmaları ile kur riskinin bir bölümünün Hazine tarafından üstlenilmesinden ve banka özkaynaklarının artışından kaynaklanmıştır. Kuşkusuz 2002 yılında bankacılık sektörünün karlılık durumunun önceki yıllara göre iyileşmesinde en önemli etken, bankaların portföylerinde bulunan DİBS leri nedeniyle alınan faizlerin yüksekliğidir. Bankalar Eylül/ 2002 sonu itibariyle yılın ilk dokuz ayında kredilerden toplam 7.862 trilyon TL faiz geliri elde ederken, menkul kıymet cüzdanı faiz gelirleri bunun yaklaşık %175.0 fazlası ile 21.542 trilyon TL olmuştur. Başka bir ölçü olarak, bankaların Ocak-Eylül/ 2002 döneminde elde etmiş oldukları toplam faiz gelirlerinin %65’ni menkul değer cüzdanı faiz gelirleri oluşturmuştur. Gelir ya da kar rakamları incelenirken, salt tutara değil, bunun nereden kaynaklandığına bakmak gerekir. Bankaların gelirlerinin çok önemli bir bölümü DİBS faizlerinden kaynaklanmaktadır. Yüksek reel faiz, bir yerde bankalara dolaylı kaynak aktarılmasını sağlamaktadır. Kamu, bankalara yalnız bankacılık sektörü yeniden yapılandırma programı çerçevesinde doğrudan kaynak aktarımı yapmamakta, yüksek DİBS faizleri ile de dolaylı biçimde büyük boyutlu kaynak aktarımı yoluyla destek vermektedir.
2001 yılında kamusal ticaret bankaları sınırlı ölçüde, özel ticaret bankaları ile Fon’a devredilen büyük boyutlu zarar etmiş iken, Eylül/ 2002 sonu itibariyle zararlı banka grubu olarak yalnız Fon’daki bankalar kalmıştır. !999 yılından itibaren bankacılık sektörünün büyük boyutlu zararı, 2001 yılı bir yana bırakılacak olursa, Fon’daki bankalardan kaynaklanmıştır.
Bankalar, Tablo XIVde ayrıntısı verildiği gibi devir tarihleri itibariyle 16.495 milyon USD tutarında zararla TMSF’ye devredilmişler ve TMSF yönetiminde de zarar etmeyi sürdürmüşlerdir.
TABLO XIV
TMSF’ye DEVREDİLEN BANKALARIN ZARARI
(Devir tarihi itibariyle)
(Milyon USD)
Banka ZARAR
(Devir tarihi itibariyle)
Bank Ekspres 435.0
İnterbank 1.269.3
Esbank 1.113.4
Yaşarbank 1.148.7
Egebank 1.219.7
Sümerbank 469.9
Yurt Bank 656.3
Bank Kapital 392.8
Etibank 697.7
Demirbank 647.9
Ulusalbank 523.9
Milli Aydın Bankası 74.1
(Tarişbank)
İktisat Bankası 1.953.6
Bayındırbank 115.6
Kentbank 680.7
EGS Bank 545.5
Site Bank 53.1
Toprakbank 879.8
Pamukbank 3.618.0
TOPLAM 16.495.0
1999 sonunda 20 bankanın yönetiminin TMSF ye devredilmesine, dört yatırım bankasının faaliyetinin durdurulmasına, bankalara doğrudan en az 60.0 katrilyon TL kaynak aktarılmasına, bankacılık sektörü yeniden yapılandırma programının uygulanmasına, zorunlu karşılıklara faiz verilmesine, takas anlaşmaları ile Hazine’nin bankaların kur riskinin büyük bir bölümünü üstlenmesine karşın, bankacılık sisteminin yapısal sorunları,yapısal eksiklikleri, zayıflıkları sürmektedir.
Bankacılık sisteminin başlıca yapısal sorunları ya da eksiklikleri şöyle özetlenebilir.
Bankalarda 2002 yılında özkaynaklar artmış olmakla beraber, bankalarda serbest özkaynak ya da net çalışma sermayesi bulunmamaktadır. Açık bir deyişle bankaların bankacılık faaliyetinde kullanabilecekleri öz kaynakları yoktur. Bankalarda net çalışma sermayesi açığı, bankalarda likidite riskini arttırdığı gibi, karlılık üzerinde de, maliyeti olan kaynaklarla gelir getirmeyen varlıkların fonlanması sonucu olumsuz etki yapmaktadır. Kaldı ki bankada görünen özkaynak, hesaben oluşmuştur.Bankaların, uğramış oldukları zararlar sonucu 2002 yılı sonu itibariyle, gerçek kaynak girişi sağlayan özkaynakları yoktur.
Banka kredilerinin %30.0 nu aşkın bölümünün donuk kredi halini alması, gelir getirmeyen varlıkların oransal yüksekliği, hakim ortaklara verilen kredilerin boyutu, takipteki kredilerden yapılan tahsilatın düşüklüğü, bankalarda varlık kalitesinin yetersiz olduğunu ortaya koyan göstergelerdir.
Bankaların yükümlülüklerini zamanında yerine getirememe riskleri yüksektir. Kaynak ve varlıklar arasında vade uyumsuzluğu, faiz riskinin yüksekliği, net çalışma sermayesi açığı, döviz pozisyonunda dengesizlikler, bankalarda likidite riskini artırmaktadır.
1999-2002 döneminde yaşandığı gibi bankalarda özkaynak yetersizliği, varlık kalitesinin düşüklüğü, likidite, faiz ve kur risklerinin yüksekliği, bankaları piyasadaki dalgalanmalara karşı aşırı duyarlı ve kırılgan hale getirmektedir.
Bankacılık sektöründe yönetim, bankaların başarımını (performansını) belirleyen başlıca etken olmasına karşın, gerek kamu gerek özel bankalarda değişik nedenlerle de olsa yönetim sorunları sürmekte, bankalar üzerinde etkili bir iç ve dış denetim kurulamamaktadır.
Bankaların 1999-Eylül/ 2002 dönemi arasında toplam zararları yaklaşık olarak 46.0 katrilyon
TL ye yaklaşmış, bankalar gerçek anlamda öz kaynaklarını yitirmişlerdir. Bu denli kaynak kaybı, yeniden değerleme ile kamufle edilse bile, bankaların faaliyetlerini sağlıklı biçimde yürütmelerinde bir engel oluşturmaktadır.
Denetim mekanizmalarının geliştirilmeye çalışılmasına karşın, bankaların kamuya açıklanan tabloları yeterli saydamlığa kavuşmamıştır.
Türkiye’de faaliyette bulunan bankalar genelde küçük ölçeklidir. Böyle bir yapı maliyetleri artırdığı gibi, iş hacmi genişlemesini ve varlıkların çeşitlenmesini de engellemektedir.
TABLO 15
Banka Devirleri,Birleşme Ve Satın Almalar
I-TMSF’ye Devredilen Bankalar
Banka 2002 Yıl Sonunda Durum
1-T.Ticaret Bankası Tasfiye sürecinde bulunmaktadır.
2-Bank Ekspres Tekfen grubuna satılarak,Tekfenbank ile
birleştirilmiştir.
3-İnterbank Etibank bünyesinde birleştirilmiştir.
4-Sümerbank OYAK grubuna satılarak,Oyakbank’la
birleştirilmiştir.
5-Yurtbank Sümerbank çatısı altında birleştirilmiştir.
6-Egebank Sümerbank çatısı altında birleştirilmiştir.
7-Eskişehir Bankası Etibank’la birleştirilmiştir.
8-İktisat Bankası Bankacılık izni kaldırıldıktan sonra Bayındırbank’la
birleştirilmiştir.
9-Yaşarbank (T.Tütüncüler Bankası) Sümerbankl’la birleştirilmiştir.
!0-Bank Kapital Sümerbank’la birleştirilmiştir.
11-Kentbank Bankacılık izni kaldırılmış,Bayındırbank’la
birleştirilmiştir.
12-Ulusal Bank Sümerbank’la birleşkirilmiştir.
13-Sitebank Novabank A.Ş.’ye satılmıştır
14-Tarişbank(Milli Aydın Bankası) Denizbank A.Ş.’ye devredilmiştir.
15-Demirbank HSBC Bank’a satılmıştır
16-EGS Bank Bankacılık izni kaldırılarak Bayındırbank’la
birleştirilmiştir.
17-Toprakbank Bankacılık izni kaldırıldıktan sonra Bayındırbank’la
birleştirilmiştir.
18-Bayındırbank Fon yönetimindedir
19-Pamukbank Fon yönetimindedir
II- TMSF’ce SATILAN BANKALAR
Banka Açıklamalar -
1-Bank Ekspres 8 bin USD’ye Tekfen grubuna satılmıştır.
2-Sümerbank 36 bin USD’ye OYAK grubuna satılmıştır.
3-Demirbank 300 milyon USD’ye HSBC Bank’a satılmıştır.
4-Sitebank 3 milyon USD’ye Nova Bank’a satılmıştır.
5-Tarişbank Hisse senetleri bedelsiz Denizbank’a devredilmiştir.
(Milli Aydın Bankası)
III-BANKA BİRLEŞME,DEVİR ve SATIN ALMALAR
BİRLEŞEN
BANKA AÇIKLAMALAR -
1-Körfezbank Osmanlı Bankası’na devredilmiştir.
2-Osmanlı Bankası T.Garanti Bankası’na devredilmiştir.
3-Tekfen Yatırım Bankası Ekspres Bank’la birleşerek Tekfen Bank’a devredilmiştir.
4-Sümerbank Oyak Bank ile birleşmiştir.
5-Sınai Yatırım Bankası T.Sınai Kalkınma Bankası’na devredilmiştir.
6-Tarişbank Denizbank’a devredilmiştir.
(Milli Aydın Bankası)
7-Finansbank Finansbank’a devri kararlaştırılmıştır.
Bankacılık sektörü, ekonominin hep yumuşak karnı oldu. Her türlü durgunluğun hemen dışa yansıdığı sektör olması nedeniyle bankalar, krizin derinleştiği sektörlerin başında geldi.
Ekonominin dolara endeksli yapılanımı arttıkça sistemin krizi de derinleşti. 1990’lı yıllarda ekonominin büyüme ve küçülme sarmalı sonucunda, 1990’da 2 bin 710 doları aşan ve 1990’lı yıllar boyunca hep 2 bin 500 doların üzerinde olan kişi başına ulusal gelir, 2001’de 2 bin 160 dolara geriledi. Aynı dönemde konsolide bütçede yüzde 18,4 olan faizin payı, yüzde 51,1’e kadar yükseldi. 1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başına gelindiğinde kriz, bankacılık sektörüne ya bazı bankaların el değiştirmesi ya da bazıların faaliyetinin durdurulması şeklinde yansıdı. Özelleştirmenin hep gündemde tutulmasına karşın, sistemin devletleştirilmesi şeklinde bir paradoks da yaşandı.
1990’lı yıllar bankacılık sektöründe yapısal olarak devlet bankalarının payının azaldığı, özel sermayeli ticaret bankaları payının hızla arttığı bir dönemdi. 1990’da devlet bankaların sektörde yüzde 45 düzeyinde olan payı, geçen yılın eylül ayında yüzde 27’ye geriledi ve özel sermayeli bankaların payı hızla arttı. Bu anlamda sektördeki kriz, böylesi bir yapısal değişimle birlikte derinleşti.
Banka çalışanlarının işten çıkarılması sonucunda, yoğun olarak beyaz yakalı işsizliği de 2001’e damgasını vurdu.+