Bu sayfayı yazdır

KÜRESELLEŞMENİN KOLTUK DEYNEĞİ: BÖLGESELLEŞME

almanak20001Kapitalist sistemde üretim, mülkiyet, paylaşım anlamında niteliksel hiçbir değişim olmadığı halde, özellikle son 50 yılda yaşananlar, farklı bazı soruların gündeme gelmesine ve sanki bugünün kapitalizmi, geçmişinkinden çok farklıymış gibi bir zahiri görüntü oluşmasına neden oldu. Sol’un bir bölümü içinde bile “iyi kapitalizm/kötü kapitalizm” tartışmaları, Dünya Bankası ve IMF’nin içinde yetişip ardından da kapitalizmin bu kurumlarına ve küreselleşmenin mevcut gidişatına veryansın eden “ekonomistler” (örnek: J. Stiglitz), Microsoft’un sahibi Bill Gates ile ünlü finans spekülatörü Soros’un da sistemden şikayet edenler arasında anılmaya başlanması, OECD v.b. yapılar içersinde tartışılmakta olan “Şirket Vatandaşlığı” ya da “Şirketlerin Sosyal Sorumluluğu” gibi gelişmeler bu zahiri görüntünün güçlenmesine ve yaygınlaşmasına yol açan etkenlerin başında geliyor. Yanılsamalara yol açan etkenlerden bir tanesi de küreselleşmeye getirilen, hiçbir sınıfsal ayırım yapılmaksızın salt zengin kuzey ülkelerinin, yoksul güney ülkelerini sömürmesi biçimindeki tanımlamalar. Ancak, sınıfsal bir ayırım yapılmazken zengin kuzey ülkeleri arasında bariz bir ayırım yapıldığı dikkat çekiyor ve batı gruplaması içinde anılan bir bloğun, Avrupa Birliği’nin küreselleşmesi de örnek olarak gösteriliyor.

Kısmen, AB’nin yeterince tanınmaması, kısmense Birliğin ekonomik süreçleri, kendi içindeki hızlı yapılanması ve kapitalizmin küresel bir sistem olarak güçlenmesi adına bizzat AB kurumları tarafından atılan adımların toplumlar tarafından bilinmiyor olması özellikle Birliği çevreleyen ülke halklarının gözünde gerçek olmayan görüntülerin yaratılmasını kolaylaştırıyor.

AB’yi göklere çıkarma yarışı bazen öylesi düzeylere ulaşıyor ki, AB taraftarlarının aslında toplumlardan gizlemesi gereken, AB karşıtları tarafından kendi aleyhlerine kullanılabilecek bilgilerin bile AB karşıtları tarafından övünülerek anlatıldığına tanık olmak mümkün olabiliyor. Örneğin, 2001 yılında General Motors Şirketinin Avrupa’daki istihdamını %20 oranında daraltacağını açıklaması üzerine, Avrupa İşletme Komitelerinin devreye girişi ve şirketin bu %20’lik işgücü daralması hedefinin bir veya iki fabrika kapatarak değil de AB düzeyindeki bütün GM işyerlerinin her birindeki istihdamın %20 daraltılması konusunda ikna edilmesi yalnızca Avrupa Birliği’ne has bir olay olarak aktarılıyor. Başka bir deyişle Avrupa’daki sistemin de kapitalizm olduğu adeta inkar edilmeye ya da “iyi kapitalizm” biçiminde gösterilmeye çalışılıyor.

Ek bilgiler

  • Yazar: Gaye Yılmaz
  • Yıl: 2001
  • Kurum: T.MAI ve Küreselleşme Karşıtı Çalışma Grubu