Kasım 2002 seçimleri sonucunda iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 22 Temmuz 2007 seçimlerinde hükümetteyken oylarını artırmak gibi oldukça istisnai bir sonuçla ve yüksek bir oy oranıyla iktidarını korudu. 22 Temmuz 2007 seçimleri bir kez daha gösterdi ki; ülkemizde emekçiler ve yoksullar türdeş bir siyasal tutuma sahip olmasalar da büyük bir bölümü sağ ve muhafazakâr partilere oy vermektedir. DP ve AP’nin önemli oranda köylülerin, işçilerin ve yoksulların desteğini alması gibi AKP de aynı kesimlerin desteğini almıştır. Üstelik bilinen anlamıyla bir sosyal politikası olmamasına; devletin sosyal yükümlülüklerini, sosyal devleti zayışatıp sosyal soruna büyük ölçüde “hayırseverlik” ve “hayır kurumları” temelinde yaklaşmasına rağmen.
AKP’nin Yoksullardan Aldığı Destek
AKP’nin uzun bir hükümet dönemi ardından oylarını artırması ve yoksullar ile emekçilerin yoğun desteğini almaya devam etmesi bir arada değerlendirildiğinde karşımıza bir sosyal politika bulmacası çıkıyor. Piyasacı iktisat politikalarının savunucusu ve uygulayıcısı bir hükümetin böylesi bir destek alması nasıl izah edilebilir? Kuşkusuz AKP’nin elde ettiği desteğin seçim ve siyasal partiler sisteminden, muhalif sol bir partinin olmayışına kadar bir dizi dışsal politik nedeni var. Ancak AKP’ye verilen destek sadece bunlarla açıklanabilir değil.
Emekçileri bu desteğe yönelten sosyo-ekonomik, politik ve davranışsal etkenlerin incelenmesi büyük önem arz ediyor. AKP’nin bir sosyal politikası var mı veya AKP’nin sosyal politikasının özellikleri nelerdir? Hemen başta şunu vurgulamalı: Kapitalist piyasa, yarattığı tahribatın acılarını dindirecek önlemlere, müdahalelere -bunların boyutları ve özneleri zamana ve zemine göre değişmekle birlikte- her zaman ihtiyaç duydu.