2001 yılına küreselleşmenin, her konuda olduğu gibi sanat ve edebiyata da damgasını vurduğu bir yıl diye bakmak yanlış olmaz sanırım.
Fikret Adil’in Jean Giradoux’dan uyarladığı “Deli Saraylı” adlı oyunun bir yerinde çete başkanı olan kişisi şöyle söyler:
“...Birbirine hiç benzemeyen, renkleri, boyları, konuşmaları ayrı şu güruh yok mu? İstanbul’u bir an önce vücutlarından temizlememiz gereken yaratıklar işte bunlar... Bütün manasıyla modern bir dünyanın ilk kurtuluş çaresi nedir? Aynı yüze, aynı elbiselere, aynı hareketlere ve düşünceye sahip tek tip bir işçi... Bu başarılırsa baştakiler, bir tek insanın çalışıp yorulduğuna inanır.Düşünün bir kere, görüş bakımından ne kolaylık...Vicdan bakımından ne huzur...(...) Bizim iktidarımız fakirlerin neşelendiği, itaati elden bıraktıkları, delilere itibar gösterildiği yerde bitmiş demektir.”