TÜRKİYE’DE MAKROEKONOMİK DENGE ve FİYAT İSTİKRARI

Almanak 20051) Makroekonomik Dengeler ve Fiyat İstikrarı:

Makroekonomik denge, çok sayıda öğenin birlikte dengesini gerektirir: Fiyatlar göreli istikrarlı olmalı, ne fiyat düşüşleri (deflasyon) ne şiddetli fiyat artışları (enflasyon) olmalıdır; işsizlik ve atıl kapasiteler kabul edilebilir sınırlar içinde olmalıdır; cari işlemler bilançosu (CİB), daha doğrusu temel denge1 hiç olmazsa 3-4 yıllık süreler ortalamasına göre ne önemli fazla ne önemli boyutta açıklar vermelidir; nihayet ekonomi için olağan sayılan büyüme hızına yine 3-4 yıllık ortalamada ulaşılıyor olmalıdır.

Ancak çok kez bu dengelerin tümünü bir arada tutturmak olanaklı değildir; dengelerden birinin tutturulabilmesi diğerinde/diğerlerinde dengenin bozulmasını gerektirebilir. Örneğin işsizliği azaltmak için kamu harcamalarının artırılması, fiyat istikrarını ve/veya CİB dengesini bozabilir ya da CİB dengesini tutturmak için iç harcamaların şiddetle kısılması, büyüme hızını düşürürken işsizliği ve atıl kapasiteleri artırır. Bu nedenle, hangi makro dengenin tutturulacağı hangisinin ihmal edileceği, iç ve dış dünya koşullarını da gözönünde tutacak bir siyasal seçim sorunudur.

Türkiye 1998 ortasında IMF ile imzaladığı bir “yakın izleme” anlaşmasıyla, fiyat istikrarını hedefledi; 1997 yılı sonunda yıllık fiyat artışının %100’ü aşması, 90’ların önceki yıllarında enflasyon hızının ortalama %70 civarında seyretmesi gerçekten de bunu gerektiriyordu. Nedeni, bu denli yüksek enflasyonu dünyada yaşayan sadece birkaç
ülkenin kalmış olması, Türkiye’nin de bunlardan birisi olmasıydı. Enflasyonun temel nedeniyse iktidardaki hükümetlerin iç borcu çevirmede kullandığı yöntemdi: İç borç için faiz ve taksit ödemeleri kısmen reel kaynaklardan (vergi ve diğer kamu gelirleri) karşılanıyor, kısmen de “monetize” ediliyor, yani TCMB kanalıyla emisyon yapılıyordu.

Ek bilgiler

  • Yazar: Gülten Kazgan
  • Yıl: 2005
Ara...