"Ekonomik program" denilince; ekonomiye dair gidişata müdahale edip, onu yeni bazı hedeflere yönlendirme anlaşılır. Ancak, Türkiye'de IMF-Dünya Bankası'nın başında bulunduğu program ise, ekonomik programdan çok başka bir şeydir.
Elbette ki; bu program bir yanda ekonomik bir programdır, ama aynı zamanda sermaye güçlerinin siyaset sahnesini yeniden düzenleyen, hatta toplumsal üst yapıda önemli değişikleri yapma amacı da güden; ideolojik hedefleri de içeren bir programdır. Bu amaçları zaten, programı hazırlayıp uygulamaya sokanlar da saklamıyorlar. Tersine programlarının önemine vurgu yapmak için bu programın bu yanını abartıyorlar bile.
Bu programla amaçlanan hedeflere bakıldığında; her şeyden önce, sermaye güçlerinin 24 Ocak 1980 Kararları ile girdiği yönelişi, sonuca vardırmak isteyen bir "son hamle"dir. Bu yüzden de; sermaye güçleri, o günden beri edindikleri deneyimin de ışığında, güçlerini birleştirmiş olarak emek güçlerinin karşısına geçmişlerdir.
Üstelik bu program, Türkiye'ye has, onun özelliklerinden çıkarılmış "Türk icadı" bir şey de değildir. Tersine bu program, 1970'lerin ikinci yarısından itibaren, uluslararası sermayenin yönelişine uygun ve dünyanın uluslararası sermaye için dikensiz gül bahçesi olarak yeniden düzenlenmesini amaçlayan uluslararası programın Türkiye ayağıdır. Yani küreselleşme diye ifade edilen "globalizmin programı"nın parçasıdır. Ama; Türkiye'nin içinde bulunduğu, ya da içine sokulduğu koşullardan dolayı, IMF ve Dünya Bankası'nın başında bulunduğu bir operasyonla gerçekleştirilmeye çalışılan bir programdır.
Söylenenlerin daha iyi anlaşılması için; 1970'lerin ikinci yarısı sonrası dünyanın, Yeni Dünya Düzeni'nin nasıl bir şey olduğuna kısaca bakmak gerekir.