2009 yılı krizin ve yıllardır uygulanan neoliberal politikaların sonuçlarının giderek belirginleştiği bir yıl oldu. Sistemin merkez ülkesi Amerika Birleşik Devletleri’nde bütçe açığı son mali yılda (30 Eylül’de sona eren 2009 mali yılı), üç katına çıkıp 1 trilyon 400 milyar dolara yükseldi. ABD’nin 2008 yılı bütçe açığı 459 milyar dolardı. Kongre Bütçe Dairesi’nden yapılan açıklamada, ülke ekonomisinin büyüklüğüyle karşılaştırılınca, 1945’ten bu yana bu büyüklükte bir açık görülmediği belirtildi. Açıklanan son rakamlara göre, ABD’nin bütçe açığı, ülkenin GSYİH’nın yani ekonomide yıl boyunca üretilen toplam değerin yüzde 10’u düzeyindedir.
Gelişmekte olan ülkelerin yalnızca üçte birinde enformel (kayıt dışı) sektörde ve kendi hesabına çalışanlara bir tür sosyal güvence var.
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) "Emek Dünyası 2009" raporuna göre, Ekim 2008'den beri kriz nedeniyle dünyada 20 milyon kişi işsiz kaldı. ILO, devlet destekleriyle açık kalan işletmelerde, yarı zamanlı, kısa süreli çalışmayı sürdürebilen milyonlarca emekçinin daha, bu desteklerin sürmemesi halinde işsizlik riskiyle karşı karşıya olduğunu hesapladı. Rapora göre, 51 ülkede toplam 43 milyon kişi doğru programların uygulanmaması halinde, uzun süreli işsizlik ya da kalıcı işsizlik riskiyle karşı karşıya. Bu 51 ülkenin üçte ikisinde işsizlik sigortası yok. ILO’nun raporuna göre, gelişmekte olan ülkelerde yüksek nitelikli işlerini kaybedenler kayıt dışı ekonomiye yöneliyor.
Yıl içinde tırmanan işsizlik ve yoksulluğa ilişkin rakamların oluşturduğu tabloyu yalnızca krizle açıklamak, sorunu yalnızca krize havale etmek aslında sorunu ve elbette bir yandan da çözüm yollarını bulanıklaştırmaya hizmet etmektedir.