Putin’in Rusya’da ipleri eline alıp ekonomi ve bürokrasiye a la russe şekil vermesiyle güçlenen Rus ekonomisi ve etkinleşen Rus dış politikası 2007 yılı şubat ayında manifestosunu ilan etti. Bu manifesto Putin’in Münih konuşmasıdır. Münih konuşması 2004 sonlarında başlayan «renkli devrimler» rüzgârının Sırbistan, Gürcistan ve Kırgızistan’dan geçerek Beyaz Rusya ve Özbekistan semalarına dayandığı dönemde Rus-Atlantik ilişkilerinin eskisi gibi devam edemeyeceğini ifade ediyordu. Nitekim 2008 yazında ilk açık çatışma (Güney Osetya) ile kendini gösterecek olan ciddi gerilimin tüm işaretleri 2007 yılında ortaya çıkmıştı.
Renkli devrimler, NATO’nun Balkanlar ve Kafkasya’daki genişleme adımları, Orta Avrupa’ya ABD füze savunma sistemlerinin yerleştirilme çabaları, Kosova’nın ilkin Şili ardından de jure bağımsızlığı gibi Rusya’yı derinden rahatsız eden gelişmeler karşısında Rusya bir yandan Çin ile işbirliğini askeri sahada güçlendirirken diğer yandan değişik uluslararası esnek ittifaklar kurmaya çalıştı. İran’ı pek çok konuda destekledi. Hazar ülkeleri zirvesinde Rus-İran ittifakı tüm bölgeyi etkileyecek ortaklık mesajları verdi. Bilhassa Hazar’ın statüsü ve yine bunla bağlı Türkmen ve Kazak enerji hatlarının Hazar’dan Avrupa’ya geçiş yolları konusunda Rusya ve İran lehine tahkimatlara gidildi. Venezulla’ya Mig satmaya başladı ve karşılığında Karaipler’de ortak açık deniz tatbikatları gündeme geldi.
Peki, Boris Yeltsin döneminde SSCB’yi dağıtan, açık denizlerdeki askeri üslerini parasızlıktan ve başka sebeplerle kapatan Rusya ne oldu da «yeni soğuk savaş» ilan etti denecek bir dış politika noktasına ulaştı. Bu konu her şeyden önce son 10 yılda Rus ekonomisinde ve devlet yapısında Putin’in yaptığı düzenlemeler ile ilgilidir.