BİR ESNEKLEŞME MASALINDAN UYANMAK! Kadın Emeğindeki Enformelleşmenin “Katılaşması”

Almanak 2014kapakKapitalist dünya ekonomisinin derinleşen krizine bağlı olarak, Türkiye’de 1970’li yılların sonlarından itibaren yapısal uyum programları uygulanmaya başlanmıştır. Dünya kapitalizminin yaşamış olduğu kriz sonrası başlatılan yeniden yapılanma sürecine bir biçimiyle eklemlenen Türkiye’ye biçilen rol, daha çok mutlak artık değer yaratma sürecine tekabül eden, emek yoğun üretim yapmak olmuştur. Böylece sürecin önemli aktörleri olan IMF ve DB öncülüğünde yürütülen istikrar programları çerçevesinde, 1980’lerde başat hale gelen eğilim; emek piyasalarında esnekleşme olmuştur (Özar ve Ercan, 2004).

Bu süreç, TİSK, TOBB ve TÜSİAD’ın “Esneklik Konusundaki Ortak Görüş ve Önerileri” metninde şu şekilde ifade edilmektedir: “Hızlanan küreselleşme, ivmesi sürekli yükselen teknolojik gelişme ve hem iç hem de dış pazarlarda her geçen gün keskinleşen rekabet şartları, işletmeleri değişen koşullara hızla uyum sağlamaya mecbur tutmaktadır.” Ancak, “1970’li yıllardan itibaren dünyada büyük önem kazanan ve uygulamaya konulan esnekliğin ülkemizde büyük ölçüde sloganlarla tartışılması ve uygulamaya geçirilememesi, kalkınmanın aleyhine olmuştur.”

Bu tespitten hareket eden ortak görüş ise, “yeterince esnek olmayan katı iş hukuku kuralları” kalkınmayı olumsuz etkilemekte ve iş yaratmak yerine istihdamı geriletmektedir” şeklindedir. O halde “artık, çalışma hayatındaki koruma fonksiyonu; rekabet gücü, üretim, esneklik, istihdamı koruma ve geliştirme gibi kavramlarla birlikte ele alınmalıdır.” Çünkü sermayenin temsilcilerine göre, “esneklik çoğu ülkede istihdamı teşvik eden ve işsizliği önleyen bir araç olarak görülmektedir.” Dolayısıyla da, “en büyük sorunun işsizlik olduğu ülkemizde istihdam artışına yönelik çabalar arasında esnekliğin de yerini alması” kaçınılmaz hale gelmektedir.

Ek bilgiler

  • Yazar: Özcan Evrensel
  • Yıl: 2014
Ara...